Son günlerde dünya gündeminde büyük yankı uyandıran bir gelişme yaşandı. İsrail ordusu içerisinde 18 askerin intihar ettiği haberi, hem askerlerin yaşadığı psikolojik sorunlara dikkat çekti hem de savaşın getirdiği ruhsal yıkımı ortaya koydu. Uzmanlar, bu durumun, savaş psikolojisi ve Lloyd Russell gibi savaşın etkilerini araştıran bilim insanlarının bulgularıyla ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğunu belirtmektedir. Peki, bu intiharların arkasındaki nedenler nelerdir?
Askerlerin yaşadığı psikolojik sorunlar, savaş ortamında oldukça yaygındır. Yoğun stres, sürekli bir tehdit altında olma durumu ve savaşın her anında karşılaşılan travmalar, pek çok askerin zihinsel sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. İntihar eden 18 askerin aileleri, bu kayıpların ardında yatan derin psikolojik sorunlardan bahsetmektedir. Araştırmalar, savaş stresinin, askerler üzerindeki kalıcı etkilerinin, intihar olaylarının artmasına neden olduğunu göstermektedir.
İsrail ordusunda görev yapan askerlere, savaşta yaşanan travmalar ve kayıplar hakkında yeterli psikolojik destek sağlanmadığı iddiaları güçleniyor. Askerlerin, savaşa dair yaşamış oldukları tecrübeler, çoğu kez göz ardı edilmekte; bu durum ise travma sonrası stresi (PTSD) tetikleyebilmektedir. Uzmanlar, böyle durumlarda askerlere profesyonel destek sunulmasının hayati önem taşıdığını vurguluyor.
Bu acı kayıplar, toplumun dikkatini de çekmiş durumda. İsrail'deki insan hakları örgütleri ve psikologlar, askerlerin mental sağlık sorunlarına yönelik daha fazla dikkat çekilmesi gerektiğini belirtiyorlar. "Askeri hizmetin psikolojik yükü, bizlerin göz ardı ettiği bir realite," diyen uzmanlar, “Askerlere sağlanan destek hizmetleri yetersiz kalıyor. Toplum olarak bu konulara daha duyarlı olmalıyız,” diye ekliyorlar.
Yetkililerin, askerlerin mental sağlıklarını korumak için daha etkili politikalar geliştirmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Uzmanlar, savaş sonrası rehabilitasyon programlarının artırılması ve askerlerin ihtiyaç duyduğu psikolojik destek ağlarının güçlendirilmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Askerlerin, yaşadıkları travmalardan kurtulabilmeleri için yalnız olmadıklarını hissetmeleri son derece önemlidir. Destek mekanizmalarının güçlendirilmesi, intihar oranlarını düşürebilir ve askerlerin hayata daha sağlıklı bir şekilde dönmesine katkıda bulunabilir.
Sosyal medya kullanıcıları ve halk, bu intiharların azaltılması için kampanyalar başlatmaya başladı. 'Askeri Sağlık Hakları' adlı örgüt, sorunlu bir sistemin değişimi için seslerini yükseltiyor ve askerlerin yaşadığı travmalara dikkat çekmek amacıyla çeşitli etkinlikler düzenliyor. "Askerlerimize sahip çıkmalıyız," diyen aktivistler, dikkatlerin bu yöne çekilmesinin önemine vurgu yapıyorlar.
Sonuç olarak, İsrail ordusundaki 18 asker intiharı, sadece bireysel trajediler değil, aynı zamanda toplumun ve ordunun da üzerinde düşünmesi gereken bir durumdur. Savaşın yarattığı psikolojik etkilerin ciddiyeti, ancak toplum olarak bu konulara eğildiğimizde aşılabilir. Askerlerimizin mental sağlıkları, geleceğimizin teminatıdır ve bu konuda daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir.