Yüzyıllardır süren çatışmaların yeniden alevlendiği Ortadoğu'da, İsrail ordusu 22 Ekim 2023 tarihinde Gazze'nin önemli sağlık kuruluşlarından biri olan Nasır Hastanesi'ne hava saldırısı düzenledi. Bu trajik olayda, hastanede bulunan beş kişinin hayatını kaybetmesi ve birçok insanın yaralanması, uluslararası kamuoyunu endişelendirdi. Saldırı, sivil altyapının hedef alındığına dair yeniden yükselen endişeleri artırdı ve bölgede insani krizin derinleşmesine yol açtı.
Hastane saldırısının detayları medya tarafından hızla yayımlandı. İlk bilgilere göre, İsrail ordusu hava saldırısını, Hamas'ın tesislerinin bulunduğu bir bölge olarak nitelendirdiği hastane üzerinde gerçekleştirdi. Ancak saldırı sonrasında yapılan değerlendirmeler, Nasır Hastanesi'nin bir tedavi merkezi olduğu ve sivil bir bina olarak kalması gerekmediği gerçeğini gözler önüne serdi. Türkiye, Arap Birliği ve birçok insan hakları örgütü, saldırıyı kınayarak hastanelerin savaş durumlarında bile korunması gerektiği vurgusunu yaptı.
Bu olay, Gazze'deki insani durumu daha da kötüleştirdi. Saldırının yapıldığı saatlerde hastanede birçok hasta ve yaralı bulunmaktaydı. Dolayısıyla ölü ve yaralı sayısının daha da artmasından endişe ediliyor. Ayrıca, bu tür saldırılar, sivil nüfusun üzerine düşen baskıyı artırarak saldınların bir terör aracı olarak kullanıldığını gösteriyor.
Saldırıya tepki olarak Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB) devreye girdi. BM Genel Sekreteri, uluslararası insani hukukun ihlaline vurgu yaparak bu tür saldırıların durdurulması gerektiğini açıkladı. Özellikle hastanelerin sivil hayatta kritik öneme sahip olduğunu belirtirken, çeşitli ülkelerden de bölgedeki durumun izlenmesi amacıyla gözlemci gönderilmesi çağrısında bulunuldu. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, saldırıyı kınarak, uluslararası kamuoyunu Gazze'ye yönelik zulmün sona ermesi için daha fazla harekete geçmeye davet etti.
Nasır Hastanesi’ndeki saldırı, Gazze Şeridi’nde devam eden çatışmaların bir parçası olarak değerlendiriliyor. İsrail, Hamas ile yürüttüğü mücadelede sivil alanları hedef alarak, "meşru hedefler" olduğunu öne sürmesine karşın, bu tür eylemler uluslararası toplumda ciddi tepkilere neden oluyor. Saldırının ardından, sivil toplumsal destek kuruluşları ve insani yardım organizasyonları, yaralıların tedavi edilmesi ve zor durumda kalanların yardım alması için bölgeye ulaşmaya çalışıyorlar.
Bu durum, Gazze'deki hastanelerin sınırlı kaynaklarla çalışmak zorunda olduğu ve yaralı sayısının artmasıyla birlikte, bu kaynakların ne kadar yetersiz kaldığını da gözler önüne seriyor. Uluslararası yardım kuruluşları, özellikle gazetecilerin, ihlal edilen insan hakları hakkında raporlar hazırlaması için bölgede çalışmalarını hızlandırmış durumda. Gerçek zamanlı verilere ulaşılabilmesi ve halkın desteklenmesi amacıyla güncel yardım kampanyaları ve bağışlar başlatıldı.
Gazze'de yaşayan halk ise baskıların artması karşısında neler olabileceğine dair kaygılarını dile getiriyor. Halihazırda zor şartlar altında yaşayan Gazze halkı, rutin olarak elektrik kesintileri ve su sıkıntısı ile mücadele ederken, hastanelerin saldırıya uğramasıyla birlikte bir sağlık krizinin eşiğine gelindiği belirtiliyor. Hem yaralılar hem de hastalar, güvenli bir tedavi ortamında ihtiyaç duydukları hizmeti alamamakta ve bu durum halk sağlığı açısından büyük tehlike arz etmektedir.
Sonuç olarak, İsrail ordusunun Nasır Hastanesi’ne gerçekleştirdiği saldırı, savaşın yıkıcı etkilerini bir kez daha gözler önüne sererken, uluslararası toplumu harekete geçirme çağrısını da beraberinde getirmiştir. Sivil halkın savaşın yükünü taşıdığı, insani krizin kaçınılmaz hale geldiği bu durum, Ortadoğu'daki çatışmaların sona ermesi için yapılacak müdahalelerin ne denli acil olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır.